Gümrük Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşmaları

Son günlerde medyada sıkça bahsi geçen ticaret savaşları, başını Çin ve ABD’nin çektiği bir çok devletin gündemine gelmiştir. Bu makale, ticaret savaşlarına konu olan ve bu amaçta kullanılan teknik terimler ile ilgili yalın ve sade bir açıklama yapma amacıyla kaleme alınmıştır. Makalede, Gümrük Birliği’nde yer alan Türkiye’nin avantaj ve dezavantajları , İngiltere’nin oldukça önem verdiği serbest ticaret anlaşmaları ve Britanya basınından derlenen Brexit ile ilgili gelişmelere yer verilecektir.

GÜMRÜK BİRLİĞİ ve TÜRKİYE

Türkiye, 1963 yılında Avrupa Birliği ile ticareti geliştirmek üzere Ankara Anlaşması olarak bilinen bir ortaklık anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşma 3 kademeden oluşup, hazırlık ve geçiş dönemlerinin ardından 1 Ocak 1996’da tam olarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye, hali hazırda AB üyesi olmayıp Gümrük Birliği üyesi olan tek devlettir.

Buna göre, Türkiye, AB pazarına açılacak, taraflar arasında yapılacak ticari işlemlerde gümrük vergisi, kısıtlamalar ve ek ücretler kaldırılacaktır. Ayrıca Türkiye, Avrupa Birliği’nin tarım ve sanayi ürünleri ile ilgili diğer ülkeler ile yaptığı Ortak Dış Tarife’sini (OFD) de kabul etmiştir. Gümrük Birliği, Türkiye ve AB arasında tarım ve sanayi ürünlerinin serbest dolaşımına imkan sağlamaktadır. Ayrıca Türkiye ile AB ortak gümrükte olmanın organik sonucu olarak, dış ticarette diğer ülkelere ortak bir yaklaşımı ön görmektedir.

1996’tan beri uygulanan Gümrük Birliğİ’nin, Türkiye’nin uluslararası piyasada rekabet etme gücünü ortaya çıkarması, dış ticarete açılması, Avrupa ve diğer devletler ile ihracatının artmasında büyük bir rolü olmuştur. Ayrıca, Türkiye, gümrük ile ilgili uyum yasalarınn yanında, fikri mülkiyet hukuk ve rekabet hukuku yönünden de epey yol kat etmiş, Rekabet Kurumu ve Türk Patent Enstitüsü gibi kurumlar kurulmuştur.

Bunun yanında, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olması ile anlamlı hale gelmesi beklenen süreç, bu gerçekleşmeyince bazı yazarlar tarafından eleştirilerek, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gerektiği belirtilmiştir. Gerçekten de AB üyesi olmadığı için karar mekanizmasında herhangi bir etkisi olmayan bir birliğe üye olarak, dış ticaret ilişkilerinde tamamen birliğe uygun tek ve ortak bir mali yapının oluşturulması Türkiye aleyhinedir.

SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI ve BİRLEŞİK KRALLIK

Serbest ticaret anlaşmaları, Gümrük Birliği ile benzer olarak imzalandığı ülkeler arasında malların serbest dolaşımına izin verirken, farklı olarak 3. Ülkelere karşı ortak bir ekonomik politika izlenmesi şartını içermez.

Uluslararası ticaretin, önemli bir unsuru olan serbest ticaret anlaşmaları ile ülkelerin refah seviyeleri ciddi manada artarken, tarafların adil, şeffaf ve rekabet kurallarına uygun ticaret anlaşmaları yapmaları gerekir.

AB üyeliğinden ötürü Gümrük Birliği üyesi olan Birleşik Krallık, yine AB kanalı ile 70’den fazla ülkeyle 40 serbest ticaret anlaşmasına sahiptir. Brexit sonrası en önemli hedefi serbest ticaret anlaşması imzalamak ve Britanya ekonomisini daha da canlandırmak olan İngiltere, bu 40 anlaşmanın tarafı olan 11 adet ülke ile AB’den çıkışı sonrası da anlaşmaları devam ettirmek üzere uzlaşmıştır.

Birleşik Krallık, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok devletle serbest ticaret anlaşması imzalamak istemektedir. Ancak bu süreçler zaman aldığı için, geçiş sürecini korumak ve AB ile anlaşarak birlikten ayrılmak Britanya için daha işe yarar olacaktır. Son gelişmeler ışığında, AB yapılan anlaşma ve müzakerelerin yeniden açılmasına yanaşmazken, her iki taraf için de kötü olan ‘anlaşmasız’ çıkış hiç olmadığı kadar yakın görünmektedir.

Öte yandan, Birleşik Krallık basınında görüş bildiren bazı düşünürlere göre, İngiltere’nin ekonomisi Brexit sonrası bir düşüş yaşayacak, ancak serbest ticaret anlaşmalarının birer birer imzalanması ve AB’ye aktarılan kaynakların ülke içinde kullanılması ile beraber ülke ekonomisi olumlu etkilenecektir.